4 Mart 2017 Cumartesi

Staj günlüğü


  Saat tam 11.00 ve poliklinikteyim. Doktor ameliyata gitti. Eee bizim sekreter durur mu , o da firarların en cazibeli olanından davrandı hemen.Tek başımayım. Stajyer kimliğimle sıradan öğrenci üslubu takınarak, sıradışı  görünmekten kaçınarak zamanımı değerlendirmeye ve verimli olmaya çalışıyorum, bu kasvetli ve maaşını hakederek kazanmadığını düşündüğüm insanların oluşturduğu hastane ortamında. Ayrıca hastane aracılığıyla devletin imkanları  tarafından önüme konulan bu idare eder  konumundaki masaüstü harikuladesinde geleceğe dair kazanım ve deneyim olması amacıyla yazan, bir gün yazdıkları daha çok  beğenilecek olan, zevkle okunup anlaşılan ve insanlara çıkarsız faydalı olmayı amaçlayan bir yazar adayına haberleri olmadan el ayak oldukları için kendilerine teşşekkürlerimi sunuyorum tabi.

      Konuya gelecek olursak ki konuyu anlatmak için yazıyorum bu yayını ,bir deyim üzerinden gideceğim.17 yaşında bir kız evladı  olarak ben,  hani onların -büyüklerimin-  sürekli beynimi meşgul ettikleri şu  'boyundan büyük işlere karışma !' tabirleriyle tam olarak neyi amaçladıklarını kestiremiyorum. Beni rahatlatan şey ise kestirememekte haklı oluşum çünkü yakın zamanda onların bu tür suçlayıcı ve yargılayıcı ifadeler kullanmalarının bir sebebi var olduğunu öğrendim: geçmişleri.

   Onlar zamanlarının gerektirdiği davranış veya uygulamaları geçmişlerinin penceresinden, sınırlarından çerçeveleyerek geleceğe aktarıyorlar. Oysaki birçoğusu bilmiyor , karşındakini yargıladığın an 1-0 yenik başlıyorsun onunla olan iletişimine. Yok, sen 1-0 da  başlasan  '  karşımdaki her koşulda öne geçmeyi amaçlamayarak  dengede kalmayı sağlayan,iletişimde benim  açığımı kapatacak kadar  usta biri ' diyorsan , (öyle biri bulursan hemencecik beni arıyorsun sevgili okur, ki bende   Guinness'e  girebilmesi için sürdüreceğiniz çalışmaları yakından izlemekten zevk alırım.) o kişi bir tebriği , sende kendi kendine bir utanma merasimini haketmiş olursun. Çünkü iletişimde biz bize düşeni yapmazsak , karşımızdakine hem bizim yapmamız gerekenleri yükleyip , hem de kendi sorumluluklarını yerine getirmesini bekleyip, birde üstüne  bunların hepsinin yanında yaptığını da eksiksiz yapmasını istiyoruz. Çok hazırcıyız çook. En sevdiğimiz felsefe ' Armut piş, ağzıma düş .', en hoşlandığımız şey  oturup başkalarının hayatını çekiştirmek , bide ' hayıığrr ben asla dedikodu yapmam!'  demiyormusunuz bayılıyorum inandırıcılık performansınıza.. Ah şu toplumumuzun kadınlarının büyük çoğunluğu.. genellikle kadın kısmı bu boş hobileri edinip, duruma göre üzerine yeni şeyler ekleyerek modaymış gibi her sene ısrarla gündemde bulunduruyorlar ve bu yaptıkları onların tekdüze hayatında bir renk oluyormuş diye duyumlar aldım.. acı..

     Yani demem o ki, amaçsız, ' hele bi yarın olsun, zamanı gelsin bakarız' diyip geçiştirilen türlü türlü işlerin biriktiği, onu bunu üfü büfü yargılayıp sorgulamaktan, kendi benliğimizi unutarak, bunların sonucunda 'keşke' lafını çokça kullanacağımızı tahmin edemeyişlerimiz bizi tüketmekte günden güne.

Tükenmeyelim, tüketmiyorlar mı bizi zaten oldukça üretici konumda olduğunu zanneden parazitler ?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder