7 Mart 2017 Salı

hani insanları tanıdıkça yalnızlık güzelleşirmiş..
bunu kanıyı, her an doğrulayıcı özelliklere sahip örneklemeler yaşıyorum her gün..
Şu insan habitatları da ilgimi çekmiyor değil.. her ortamı ayrı bir yalnızlık barındırıyor. Zaten yalnızlık dediğimiz şey bir bakıma insanın kendine kalabalıklaşması değil mi?

o habitatlarda kendime ne denli kalabalık olduğumun tartışması hep beynimde..

neden insanları anlamakta  güçlük çekiyoruz ?
bizde insanlar  grubuna dahiliz çünkü. Burada şöyle bir örnek verip açıklayayım:

5.sınftaydım, teneffüste aşırı terlememizi sağlayan oyunlar oynamıştık ve derse birazcık geç kalmıştım, şansıma her zaman geç gelen öğretmenim bu sefer öğretmen zilinin bitmesiyle sınıfta bitivermiş. Girdim sınıfa, oturdum yerime. Israrla geç geldim diye, tahtadaki matematik sorusuna beni kaldırmak istiyor. Bense çok bunalmış olduğumu, kafamı toparlayamadığımı , dolayısıyla kalkmak istemediğimi söyledim. Kalkmam için zorladı, bende kafamı sıranın üzerindeki kollarıma doğru kapattım. Ellerini arkaya bağlamış , sağ arka tarafımdan bana doğru yürüyerek geldi yanımda durdu, saçımdan tutup başımı kaldırıp sertçe sıraya vurdu ve kalk dedi. Tebeşiri elime aldım ve uzaktan bakıp göz ucuyla yapabildiğim o soruya sadece bakıyordum ama hiçbir şey göremiyordum. 1 dk kadar baktım ve elimi hiç oynatamadım bile.. öğretmenim:
- 'bir adım geri gel ve soruya öyle bak, dibine girersen birşeyin, çok derinine inersen hakikati göremezsin.' dedi.

İlk başta anlamadığım için kızdığım o adama şimdi her gördüğümde teşekkür ediyorum.

Velhasıl, insanlardan uzaklaşıp kendinizle kalabalıklaşınca onları daha iyi anlıyorsunuz..
insanları neden anlamaya çalışayım ki? demeyin.
Çünkü insanları anlamak , kendinizi tanımaktır,
Her an, gün geçtikçe kendimizi daha iyi tanıyıp, kendimize karşı özelleştirdiğimiz o iç dünyamızda ,
biraz daha yaşama dair güzellikler keşfedip, daha duyarlı ve anlayışlı , anlaşılır olabilmemiz dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder