Ah bu
samyelleri.. bazılarımızın içinde ne fırtınalar kopar, kurulan hayaller,
istekler, istenilmeyenler , o fırıtınayla birlikte kendilerini bir kaosun tam
ortasında buluverirler.. Hani birşeyler olur bazen, o sıcacık samyelleri
havasında birşeyler, içimizeki kaosların yerini tatlı bir sıcaklığa
bırakan, hani içimizdeki fırtınalara ilaç olmasını istediğimiz o şeyler.. işte
ben o yarabandına benzer şeylerden istiyorum bir tutam, yeni doğmuş
bebeğin yüzündeki umuda benzeyen tebessümlerden saçtıran, yanan sobanın hatrına
üzerine koyulan bir demlik çayı yaşatan.. bişeyler istiyorum hayatıma, gelip de
gitmeyecek olan, adeta ' kovsanda gitmem, huzurlu olabilmenin, onu
tatmanın hatrına geldim, seni sana yaşatmadan, içinin mutlu oluşunu görmeden
gitmem'' dercesine gelse..bişeyler gelse işte artık çünkü bak kendine, minimum
15 seneyi devirdin, dön bi bak geriye, ne kaldı sana senden başka? belki seni
bile sana bırakmadı çıkarcılar, seni bile sana bırakmadı belkide hayat bi
düşün.. yılların geçti mi, kayboldu mu? senin zamanın geçmişse, üstüne düşeni
yapmıştır, ama gözlerini maziye çevirip bir baktığında yıllarının kaybolduğunu
düşünüyorsan, sana bır sır vereyim mi ? demekki sen zamanın canını sıktın, kim
dayanır derdi olan adama? kim son nefesine kadar dibinden ayrılmaz? sonunda
başardın işte zamanda seni yordu sen de zamanı..sonunda kaçtı bak gitti , geri
gelmem diyor kaçtı kayboldu zamanın, artık geri alamayacaksın.. hadi
ertelediğin, seni geçen zamanla birlikte boşluğa sürükleyenlerden vazgeçte
işine bak artık, samyellerinin samimiyetini hisset en kılcal damarlarında,koy
bi çay ve değerini bil zamanın.. bak geçiyor sen nefes aldıkça zaman durmadan,
an be an geçiyor, el salla ona küçük insan!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder