4 Mart 2017 Cumartesi


Ah  bu samyelleri.. bazılarımızın içinde ne fırtınalar kopar, kurulan hayaller, istekler, istenilmeyenler , o fırıtınayla birlikte kendilerini bir kaosun tam ortasında buluverirler.. Hani birşeyler olur bazen, o sıcacık samyelleri havasında birşeyler,  içimizeki kaosların yerini tatlı bir sıcaklığa bırakan, hani içimizdeki fırtınalara ilaç olmasını istediğimiz o şeyler.. işte ben o yarabandına benzer şeylerden istiyorum bir tutam,  yeni doğmuş bebeğin yüzündeki umuda benzeyen tebessümlerden saçtıran, yanan sobanın hatrına üzerine koyulan bir demlik çayı yaşatan.. bişeyler istiyorum hayatıma, gelip de gitmeyecek olan,  adeta ' kovsanda gitmem, huzurlu olabilmenin, onu tatmanın hatrına geldim, seni sana yaşatmadan, içinin mutlu oluşunu görmeden gitmem'' dercesine gelse..bişeyler gelse işte artık çünkü bak kendine, minimum 15 seneyi devirdin, dön bi bak geriye, ne kaldı sana senden başka? belki seni bile sana bırakmadı çıkarcılar, seni bile sana bırakmadı belkide hayat bi düşün.. yılların geçti mi, kayboldu mu? senin zamanın geçmişse, üstüne düşeni yapmıştır, ama gözlerini maziye çevirip bir baktığında yıllarının kaybolduğunu düşünüyorsan, sana bır sır vereyim mi ? demekki sen zamanın canını sıktın, kim dayanır derdi olan adama? kim son nefesine kadar dibinden ayrılmaz? sonunda başardın işte zamanda seni yordu sen de zamanı..sonunda kaçtı bak gitti , geri gelmem diyor kaçtı kayboldu zamanın, artık geri alamayacaksın.. hadi ertelediğin, seni geçen zamanla birlikte boşluğa sürükleyenlerden vazgeçte işine bak artık, samyellerinin samimiyetini hisset en kılcal damarlarında,koy bi çay ve değerini bil zamanın.. bak geçiyor sen nefes aldıkça zaman durmadan, an be an geçiyor, el salla ona küçük insan!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder